Meme kanseri taraması, bir kadının memesinde herhangi bir kitle saptamasından önce, erken dönemde kanseri tespit etmektir. Meme kanseri günümüzde daha kolay tedavi edilmektedir ve erken evrede yakalandığında iyileştirilmesi daha olasıdır. Meme kanserinden ölüm oranı son birkaç on yılda azalmıştır.
Meme kanseri taraması yapılırken mamografi adı verilen özel bir röntgen türü kullanılır. Meme kanseri taramasının amacı, erken evrede, büyüyüp yayılmadan ve sorunlara neden olmadan yakalamaktır.
Taramanın temel faydası, doktorların meme kanserini daha kolay tedavi edebilecekleri erken evrede bulmalarına yardımcı olmasıdır. Bu, meme kanserinden ölme ihtimalini azaltır.
40 yaşından itibaren, doktorunuzla taramanın yararları ve sakıncaları hakkında konuşmak ve doktorunuzun yardımıyla, ne zaman tarama yapılacağına karar vermek önemlidir.
Meme kanseri riski yüksek olan bazı kadınların 40 yaşından önce taramaya başlaması gerekebilir. Örneğin, 40 yaşın altındaysanız, ancak genç yaşta meme kanseri olan bir akrabanız varsa veya meme kanseri riskinizi artıran belirli genleriniz varsa daha erken yaşta taramaya başlanabilir.
Mamografide önce bir, daha sonra diğer meme için teker teker röntgen çekilir ve tipik olarak her memeye bir kez yukarıdan aşağıya ve bir kez yandan olmak üzere 2 kez film çekilmektedir. Bu, radyoloğun tüm dokulara iyi bakabilmesi için gereklidir ve meme dokusunun daha iyi görülebilmesi için, bir hemşire veya teknisyen her memeyi iki panel arasında sıkıştırır.
Mamografi yaptırmak rahatsız edici olabilir, ancak sadece birkaç saniye sürer. Mümkünse, mamografiyi adetiniz sırasında veya hemen öncesinde planlamaktan kaçının çünkü göğüsler o zaman çok hassastır. Ayrıca, randevu günü koltuk altı deodorantı veya pudrası kullanmaktan kaçınmalısınız.
Mamografinizde anormal bulgular varsa öncelikle panik olmayın çünkü anormal mamografisi olan her 10 kadından dokuzunda meme kanseri olmadığı bilinmektedir. Neler olduğunu öğrenmek için daha fazla teste ihtiyacınız olacaktır.
Doktorunuz, anormal sonucunuzun muhtemel bir kanserden kaynaklanmadığını düşünüyorsa, 6 ay içinde başka bir mamografi yaptırmanızı önerebilir. Diğer durumlarda sizi daha fazla test için yönlendirebilir ki bu testler arasında, daha iyi bir görüş elde etmek için daha fazla X-ışını veren daha ayrıntılı bir mamografi ya da mamografide görülen anormal bir bulguyu kontrol etmek için yapılacak olan meme ultrasonu sayılabilir. Mamografide, onu okumayı zorlaştıracak çok yoğun meme dokusu izleniyor ise ultrason ayrıca önerilmektedir.
Bu testler şüpheli bulgular gösteriyorsa, doktorunuz sizden bir biyopsi alınmasını önerebilir. Biyopsi sırasında, doktor meme dokusundan bir parça örnek alır ve kanser olup olmadığının kontrol edilmesi için laboratuvara (patoloji) gönderir. Biyopsi genellikle mamografi veya ultrason eşliğinde iğneyle memeden bir miktar doku alınarak yapılır. Ancak bazı durumlarda biyopsiler küçük bir ameliyat gerektirir.
Doktor muayenesi sırasında ortaya çıkan şüpheli bulguların bir çoğu kanser değildir. Ayrıca hem meme muayenesi hem de mamografi yapmanın, sadece mamografi yapmaktan daha iyi olmadığı gösterilmiştir.
Bir dönem kadınların kendi memelerini muayene etmeleri önerilmişti. Bu nedenle bazı kadınlar kendi meme muayenelerini yapmak istiyorlar. Ancak hiçbir çalışma, kendi kendine meme muayenesinin meme kanserinden ölme riskini azalttığını gösteremedi ve çoğu uzman kendi kendine muayeneyi teşvik etmiyor. Göğüslerinizde herhangi bir değişiklik olduğunu fark ederseniz, doktorunuzla konuşmalısınız.
Meme MRI (manyetik rezonans görüntüleme = röntgen ışınları içermez), mamografi ile karşılaştırıldığında, daha fazla “yanlış pozitif” sonuç vermekte ve bazen gereksiz biyopsilere neden olabilmektedir. Meme MRI henüz mamografinin yerini alacak konuma gelmemiş olsa da meme kanseri riski yüksek olan kadınlarda kanserin tespiti için ya da yüksek riskli kadınları taramak için mamografi ile birlikte kullanılabilir.
Meme ultrasonu mamografinin aksine ortalama riski olan kadınlarda rutin tarama için önerilmemektedir. Çalışmalar hem meme ultrasonu hem de mamografi yapılan kadınlara daha sık gereksiz biyopsi yapıldığını göstermektedir. Yoğun meme dokusu bulunan kadınlarda ise mamografinin kanseri belirleyicilik gücü düşer. Bu nedenle yoğun meme dokusu bulunan kadınlarda mamografi ile birlikte meme ultrasonu yapılması önerilir.
Genel olarak taramanın amacı, mamografinin meme kanserini tedavi edilebilirlik olasılığı daha yüksek olduğu erken evrede tespit edebilmesidir. Ancak, taramanın sakıncaları da vardır. Örneğin, “yanlış pozitif” sonuçlar olabilir. Ayrıca taramanın çok yavaş büyüyen ve hiçbir zaman sağlık sorunlarına neden olmayacak ya da hayati tehlike oluşturmayacak bir kanseri tespit etmesi olasılığı da vardır. Bu kanserlerin tedavisi ciddi yan etkilere neden olabilir ve hastanın sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmesine engel olabilir.
Meme kanseri genç kadınlarda daha az gözlendiğinden, 50 yaş altındaki kadınların rutin taramasının getireceği sakıncalar, faydalarından daha fazla olabilir.
Ortalama risk altındaki kadınlar için uzmanlar taramaya ne zaman başlanması gerektiği konusunda farklı tavsiyelerde bulunabilmektedir. Ortalama bir risk altındaysanız, 40 yaşını doldurduktan sonra meme kanseri taramasını doktorunuzla konuşun.
Tarama sıklığı için ideal zamanlamanın ne olduğu net değildir. Pek çok uzman, birçok kadın için her 2 yılda bir mamografi önerirken, her yıl mamografi yapılamasını öneren gruplar da vardır. Bazı uzmanlar önerilerini sunarken kadının yaşını ön plana almaktadır. Tarama programı, meme kanseri riski yüksek olan kadınlar için farklılıklar gösterebilir.
75 yaş sonrasında mamografinin taraması ile ilgili bilgilerimiz azdır. Birçok uzman, 75 yaş sonrasında beklenen yaşam süresi 10 yılın üzerinde ise mamografi taramalarına devam edilmesini önermektedir.